ARAKAN ve VEHM HASTALIĞI
Son dakika haberi !!! “Köyleri yakıp yıkan ve Rohingyalı Müslümanları diri diri yakan çetenin başını çektiği saldırılarda bugüne kadar ölenlerin sayısı 3 bini geçti. Müslümanlara duyduğu nefret ile ülkesindeki şiddet ve terörizmin yüzü haline gelen, konuşmalarında sarf ettiği nefret dolu sözleriyle tanınan Wirathu, Müslümanlara ağır hakaretler yağdırarak onların ülkeyi ele geçirmeye çalıştığı yalanını diline doluyor. Böylece kendine taraftar devşirmeye çalışıyor. 55 milyonu aşan nüfusun yüzde 90’ının Budist olduğu ülkenin Müslüman nüfusun oranı sadece yüzde beş. Ancak buna rağmen Müslümanlara hayat hakkı tanınmadığı gibi ülkeden sürülmeye çalışılıyor.” Nasıl zalimce bir katliamdı bu. İnsanın kanını donduruyor. Ardından karşılaştığım hadisti endişemi daha fazla artıran esasında.
Efendimiz (s.a.v.) sahabileri şöyle uyarıyor:
"Öyle bir zaman gelecek ki, aç insanların yemek kabına üşüştüğü gibi, kâfirler sizin üzerinize üşüşecekler. “ Sahabiler, “Ya Rasülallah, o zaman sayımız az mı olacak? “diye sorarlar. Efendimiz (s.a.v.), “Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olmayacak. Bir de vehm hastalığına yakalanacaksınız. “ cevabını verir. Sahabiler, “Vehm hastalığı nedir? “ diye sorarlar.
Efendimiz (s.a.v.) cevaben "Dünyayı çok seveceksiniz, ahireti unutacaksınız." buyurur. (Ebu Davud, Melâhim 5, (4297))
Bu hadisi duyunca kendi adıma telaşa kapıldım ve korktum. Gidişatımı(zı)n iyi olmadığı kanaatine vardım. Artık islam dünyasındaki mevcut durum ile alakalı bir şeyler yapılmalı.
Ya İslamın yılmaz savunucusu olan bizler, birşeyleri kınamaktan öteye geçip, İslam dünyası için yapılması gereken ne varsa hızla yapacağız, ya da Batı’nın ne kadar da iki yüzlü olduğunu söyleyerek kendi ideolojilerimizi ve siyasi görüşlerimizi savunmak için mazlumları istismar eden ve katilinin vicdanına sığınan gafil müslümanlar olmaya devam edeceğiz.
Yaşanan zulüm hiçbir ülkenin dikkatini öyle çekmedi ki, birkaç ülke dışında “Şiddeti durdurun!” çağrısı bile yapan olmadı. İslam Ülkeleri ve BM, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporlarını yorumlamanın ötesine geçecek somut hiç bir çözüm üretemedi. Bizler de günübirlik gıda yardımı yapmaktan ve batıyı kınamaktan başka bir şey yapamadık bu süreçte. Türkiye dışında hiçbir ülkenin müslümanlara dönük ne bir derdi var, ne de bir ideali.. Neyi bekliyoruz? Zalimin vicdanın geleceği günü mü? Yoksa bir gün bütün ümmeti kurtaracak olan mehdiyi mi? Miskinlikten daha kendimizi kurtaramamış olan bizler, nasıl bir olacağız, ne zaman kardeş olacağız ? Bütün bunları düşünmekten kendini alamıyor insan..
Doğu Türkistan, Çeçenistan, Filistin, Mora, Filipinler'deki Müslümanlar, Eritre, Irak, Suriye, Mısır, Libya ve daha kaç Müslüman Ülke!
Hepimiz umudumuzu kasırgalara, doğal afetlere bağladık. Aramızdan biri çıkıp “Kudüs işgal altındayken ben uyuyamıyorum. Bir ordu toparlayıp Kudüs'e yürümeliyim.” diyen Selahattin olmak istemiyor.
Kur’ an-ı Kerim’de Allah "... Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur." (Enfal Suresi, 73) diyerek yeryüzünde bozgunculuğun ve fitnenin son bulması için iman edenlerin birbirleriyle dost olmaları, ittifak etmeleri, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini bildirmiştir. Müslümanların birbirleriyle istişare halinde olmaları ve birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf halinde inkara karşı ilmen mücadele etmeleri farzdır. Temennimiz tez vakitte tüm İslam aleminde bu şuurun uyanması ve kardeşi zulüm görürken uyku tutmayan Selahattinlerin sayısının çoğalmasıdır.
Bilal OKUDAN
-
DEVLETLEŞEN STK ve CEMAATLER
-
DEĞİŞTİK, GELİŞTİK, DÖNÜŞTÜK !
-
MÜLTECİLER
-
İRAN, AFGANİSTAN ve PAKİSTAN
-
MİLLETVEKİLİ MAAŞLARI ve BÜROKRATLAR
-
ABD-İNGİLTERE-TÜRKİYE
-
ÇOCUK ÖLÜMLERİ
-
SON SEÇİM !
-
ABD ve SAVAŞ
-
ARADA KALANLAR
-
TEDAVÜLDEN KALKAN DEĞERLER, MEFHUMUNU KAYBEDEN KELİMELER
-
YARDIM TOPLAMA KURULUŞLARINDAN (SİSTEM KURAN KURULUŞLARA)
-
DAVA ADAMLARINA VEFA
-
28 ŞUBAT DAVASI
-
SOKAK, EYLEM, DAVA !